Çayın ilk yudumlanışı çok eskilere, M.Ö. 2737 yılına, Çin İmparatorluğuna kadar dayanır.Efsaneye göre Çin'in ilk imparatorlarından Shen Yung , çay bitkisinin tesadüfen sıcak suya düşmesine şahit olur. İmparator, işte bu keşifle birlikte çayın büyüsüne kapılır ve yine efsaneye göre yedi yıl boyunca o bölgede kalarak sürekli çay içer... Binlerce yıl geçer, çay diyar diyar gezer ve vazgeçilmez içeceklerimizden biri haline gelir.

Bilim insanlarınca az içildiği sürece bir çok faydası olduğu söylenilen çayın ; kişiler arası iletişime , muhabbete , samimiyete sonsuz katkısı  vardır.Amacına alt yollardan ulaşmayı hedefleyen çay , kimse farkına varmadan dokunur insanların hayatlarına. Çay gizli bir felsefesi olan tek  içecektir.  Yazarların , şairlerin resmi içeceğidir. Yalnızların tüketmek istemediği bu içecek , kalabalıklarca fazlasıyla talep görür.

Özellikle günümüz şartlarında , sosyal hayat içerisinde bireylerin gerçekten sağlam olduğuna inanmak istedikleri dostluklara ihtiyaçları vardır. Bunun ölçütü de çoğu zaman samimiyettir. Çay, bu noktada devreye girer ve samimiyetin ölçüsünü bir bardak çaya koyup içebilirsiniz. Sizi arayan bir dost demlediği çayı sizinle paylaşma niyetindeyse bilirsiniz ki artık yakınsınız. Çaylar bardaklara dökülmeden sıkıntılar çıkmaz ağızlardan . Sıkıntılar daha da baş edilemez hale geldiğinde ise bir bardak çay yatıştırır sinirleri. Kalabalık içinde bulunduğunuz sürece farkında olmaksızın yudumlarsınız dumanı tüten çayınızı , Oturdukça içer , içtikçe oturmaya devam edersiniz.

Aile bağlarını da görülebilir kılabilir bir bardak çay. Kalabalık ailelerde bir masa etrafında toplanmış büyükler , ebeveynler, çocuklar ile içilen bir bardak çayın yerini başka ne tutabilir ki .. Ve en güzel an değil midir , ailenin tüm fertlerinin evde olduğu bir Pazar sabahı , çay kaşıklarının bardakların içine konurken çıkardığı sesle uyanmak ..