Servet TÖZ
Demirci Mehmet Efe Karacasulu’dur
Bazen tarih, yalnızca kitap sayfalarında değil; ihmallerin, suskunlukların ve yanlış ezberlerin arasında kaybolur. Bazen de bir ilçenin, bir kasabanın bağrından çıkan kahraman, aradan geçen yıllarla birlikte kendi toprağında bile sahipsiz kalır. Demirci Mehmet Efe’nin hikâyesi, işte tam da böylesi bir unutuluşun adıdır.

Yıllardır “Nazillili” diye anılan Demirci Mehmet Efe’nin, aslında Karacasulu olduğu gerçeği; benim de öğretmenim olan, Karacasu sevdalısı eğitimci-yazar Hüseyin Kuruüzüm’ün kaleme aldığı Geçmişten İzler adlı eserde, belgelerle ve tanıklıklarla gün yüzüne çıkarılmıştır.
Hüseyin Kuruüzüm; Üzümün Kurusu, Yemezzade Süleyman Rüşdi, Karacasu Diye Diye, Karacasu’da Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi Eserleri ve Gazi Osman Akkan’ın Savaş Anıları'ndan sonra, bu kitabıyla Karacasu’nun hafızasına bir iz daha bırakmıştır.
Hüseyin Kuruüzüm’e göre gerçek nettir, tartışmasızdır.
Demirci Mehmet Efe, 1855 yılında Karacasu’ya bağlı Pirlibey köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Süleyman Usta, Karacasu Cuma Mahallesi’nden Pirlibey’e göçmüş, demirciliğini orada da sürdürmüştür. Yıllar sonra Pirlibey’in idari bir kararla Nazilli’ye bağlanması, Demirci Mehmet Efe’nin memleketinin yanlış anılmasına yol açmış; ama gerçeği değiştirememiştir. O gün Pirlibey, Karacasu’nun köyüdür. Demirci Mehmet Efe de Karacasu’nun evladıdır.
Dağa çıkan, düze inen; zorlukla yoğrulan bir hayat…
Kurtuluş Savaşı öncesinde dağa çıkan Demirci Mehmet Efe, savaşın en çetin günlerinde düze inmiş; Malgaç Baskını ve Aydın Savaşları’ndan sonra en kalabalık efe grubuyla Millî Mücadele’ye omuz vermiştir. Başında bulunduğu kuvvete “Millî Menderes Alayı” adı verilmiştir.
4 Eylül 1919’da Aydın ve Havalisi Kuva-yı Milliye Umum Komutanı, 5 Ekim 1919’da ise Aydın ve Menteşe Havalisi Kuva-yı Milliye Umum Komutanı olmuştur. Konya Delibaş’tan Kırkağaç’a, Karacaağaç’tan Seydişehir’e kadar uzanan ayaklanmaların bastırılmasında görev almış; mücadelesini Mustafa Kemal Atatürk’le doğrudan irtibat içinde yürütmüştür.
Bu topraklar için verilen emeğin karşılığı da vardır.
Millî Mücadele’deki hizmetleri nedeniyle kendisine “Milis Albayı” rütbesi ve Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası verilmiştir. 1961 yılında hayata veda etmiştir. Bugün Kurtuluş Savaşı’nı anlatan her ciddi eserde onun adı, mücadelesi ve fedakârlığı mutlaka yer alır.
Ama insanın içini asıl burkan şudur:
Onca cepheden, onca mücadeleden sonra Demirci Mehmet Efe, Karacasu’nun Kahvederesi Yaylasında mütevazı bir evde yaşamıştır. Bir zamanlar binlerce zeybeğin başında olan bir kahraman, ne saray istemiştir ne de şatafat… Yayla serinliğinde, toprağına bakarak, hatıralarıyla baş başa kalmıştır.
Ne acıdır ki Karacasu, kendi bağrından çıkan bu kahramana uzun yıllar yeterince sahip çıkamamıştır. Oysa yalnızca Demirci Mehmet Efe değil; Mustafa Hulusi Özer, Hacı İbrahim Tezcan, Salih Alpbaz ve daha niceleri Millî Mücadele’de Karacasu’nun onurunu omuzlamıştır. Karacasu Redd-i İlhak Cemiyeti; mitingleriyle, telgraflarıyla, örgütlenmeleriyle bu toprakların işgale boyun eğmeyeceğini haykırmıştır.
Hüseyin Kuruüzüm’ün altını çizdiği gibi, bugün yapılması gereken artık ertelenmemelidir.
Başta Karacasu Belediyesi olmak üzere, ilçenin tarihine sahip çıkacak somut adımlar atılmalıdır. Belediye başkanlık makamında, Karacasu Etnografya Müzesi’nde bu isimlerin portreleri yer almalı; altlarına Kurtuluş Savaşı’ndaki hizmetleri yazılmalıdır. Paneller düzenlenmeli, sempozyumlar yapılmalı, yanlış bilinenler cesaretle düzeltilmelidir.
Çünkü tarih, susanları değil; gerçeği kayda geçirenleri hatırlar.
Ve bazı borçlar vardır ki, sadece hatırlayarak ödenir.
“Derinin, demirin, hamurun ve mermerin hayat bulduğu” Karacasu, kendi evlatlarını unutmaz; unutmamalıdır, unutturmamalıdır.
Bu yüzden tarihimize sahip çıkma sorumluluğu, Karacasu Belediye Başkanı Mustafa Büyükyapıcı başta olmak üzere, bu toprağa aidiyet duyan tüm Karacasuluların omuzlarındadır.
Karacasu’nun hafızasını, geçmişten bugüne taşıyan Hüseyin Kuruüzüm’ün kaleme aldığı “Geçmişten İzler” adlı eseri mutlaka okuyunuz diyorum.
TEŞEKKÜR
Karacasu’nun kültürünü, tarihini ve unutulmaya yüz tutmuş değerlerini büyük bir emek ve samimiyetle kayıt altına alan; geçmişle bugün arasında güçlü bir köprü kuran kıymetli eğitimci-yazar Hüseyin Kuruüzüm’e teşekkür ediyorum. Geçmişten İzler ile yalnızca bir kitap değil, Karacasu’ya kalıcı bir miras bıraktı. Emeğinize, kaleminize ve vefanıza sağlık kıymetli hocam!

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.