Fatmacığın sandığı

1906 yılı…                                                                                                             

Köyümüzün ilk muhtarı, büyük dedemiz Halil Hoca’dır.                                                       

Muhtarın çadırında, bucağa yeni atanan eşkıya peşinde, ateşli ve heyecanlı zaptiye çavuşunun zeybeklere özellikle de Çakırcalı efeye yataklık yapmamalarını, aksi halde, asıp keseceği nutuklarını atmaktadır.                               

Oysaki, kızanları da aşiretlinin arasında olan Çakırcalı Mehmet Efe, bitişik çadırdan çavuşun naralarını gülümseyerek dinlemektedir. Zaptiye çavuşu gider, korkudan alı al, moru mor Muhtar Ekiz Halil, Çakırcalı’nın yanına döner. Efe ocaktaki közleri elde maşa ile karıştırmaktadır ve söylenir,                                                                

“Devleti de idare edeceğiz. Ne yapalım sen köyün devleti, çavuş da devletin çavuşu bize de dinlemek düşer.”

İdare etmenin de yolu yöntemi vardır.

Tek partili dönemden çok partili döneme geçiş döneminde bir seçim vardır. 6 mahallesi olan köyün sandığı, en az seçmenin olduğu 4-5 km ötedeki mahallededir. Yörük kadını Fatma Bacı ortaya atılır.                                                                                                 

“-Bu kadar adam geçinen erkekler, bu sandık nerede olmalı diyerek hele bir düşünemediniz mi? Sandığı buraya getiremediniz. Tüh size!”

Diyerek omzuna ipini atar ve sandığa gelir. Görevlinin şaşkın bakışları arasında seçim sandığını sırtına sarar. Seçim görevlisi şaşkınlıkla;

“Yaptığın yanlış kadın.”

Dese de Fatma Bacı,

“Seçim sandığının konulacağı yeri bileceksiniz de ondan sonra başına oturmayı hak edeceksiniz. Fatmacığın aklı kadar da mı akıl yok sizde…” diyerek fırçasının atar.

Sandık Fatmacığın sırtında, peşi sıra takılmış iki görevli, kalabalık mahalleye getirilir.

“ Oy kullanacak kişinin çok olduğu yere sandık konulur, bu ne biçim idarecilik. ” Diyerek bizi tersledi demektedir sandık görevlileri.                                                  

Nahiyenin müdürü haberdar edilir, Muhtar araya girer.                                                

Bucak Müdürü yaşlı güngörmüş birisidir, bir süre düşünür.

“Biz o kadarcık bile düşünemiyoruz.  Devletin yanlışlarına böyle omuz atılsa nasıl olur acep?”

Bucak Müdürü Fatma Bacı ile tanışmak ister.

Muhtar çekinerek bir gün kadını Müdüriyete götürür. Müdür elini öper.                              

Fatma Bacı gülümseyerek söylenir.

“Bu günleri de böyle idare edecez. Ne edelim kardaşlar!”

Nahiye Müdürü de,

“Bizim de arada bir idare edemediğimiz oldu”

Fatma Bacı güler,

“Sizi de böyle idare edecez işte ne yapalım!”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.