İçimizden biri Fakıbaba

Kasım ayının ilk haftası bir cumartesi günü Aydın’a Fakıbaba geldi. Sadece soyadı olan bir kelimeyle yazıma başladım. O kişi kimdir diye merak ediyorsunuzdur elbette. Şehrimize gelen misafirimiz Sayın Binali Yıldırım’ın başbakanlığındaki yapılan son kabine revizyonunda atanan yeni Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba’dır.

Sayın Bakan Fakıbaba incir, zeytin, kestane diyarına, ak altın pamuk üretilen bereketli topraklarıyla ünlü efeler diyarı Aydın’a gelip gitti. Bakan’ın Aydın gündeminde bir görünüp sonra kaybolduğunu zannetmeyin. Her gün tüketicinin, üreticinin, tarım ve gıda ithalat ve ihracatsının yani ekonominin gündemindeki yerini koruyor. Yediğimiz et, içtiğimiz süt, ürettiğimiz et ve süt mamulleri hepsi, ilgili bakanlığın uygulayacağı politika ve tedbirlere bağlıdır. Bu nedenle pahalı yediğimiz her parça ette, soframızdaki domates, zeytin, patates ve soğan da hep Fakıbaba’yı konuşacağız.

Halkın günlük yaşamında yer alan en başta mutfak, pazar, hayat pahalılığı yakınmalarını her gün şahit olmaktayız. Etten sütten vazgeçtik bir kilogram domates kaç para olmuş? Zeytin’in memleketinde bir kilogram zeytin kaç para olmuş? Bu memlekette yaşanır mı? Ne olacak bu fakir fukaranın hali diye feryat edenler… Bir taraftan yem, mazot gübre girdileri nereye varmış hiç bilen var mı? Ne olacak bu üreticinin hali? Gebe inekleri dahi kasaba verdik, çünkü aldığımız hayvancılık kredilerini bile ödeyemiyoruz feryadı artarak devam ediyor. Evet yukarı tükürsen bıyık, aşağı tükürsen sakal. Ne üretici memnun, ne de tüketici. İşte memleketimiz Türkiye… Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu coğrafyada baş olmak, bakan olmak Hakk’ı ve halkı gözetmek ve adalet ile hizmet etmek her baba yiğidin harcı değildir.

Fakıbaba’yı Şanlıurfa Sosyal Sigortalar Hastanesi başhekimliğinden tanıyoruz. Üç dönem Şanlıurfa Belediye Başkanlığı yapan,  halk adamı Fakıbaba son seçimlerde milletvekili seçilerek TBMM’ye girdi ve bakan oldu. Bu arada görevi devir aldığı bir önceki Bakan Faruk Çelik’in hizmet ve başarılarını da unutmamak gerekir.

Sayın Fakıbaba, bakanlık koltuğuna oturur oturmaz uzun zamandır piyasada yüksek seyreden et fiyatlarının dengelenmesi noktasında tedbirler alır. Et ithalatıyla kendi veterinerlerimizin kontrolünde ‘temiz, sağlıklı, helal kesim’ yapılan etler tüketiciye sunulur. 81 vilayette bu vesileyle fakir fukaranın dar gelirli vatandaşımızın sofrasına bir parça et girer. Kıyma 29 TL, Kuşbaşı Et 31 TL fiyatla piyasaya sürülen etlerle piyasa biraz dengelenmiş olur. Ayrıca vatadaşımıza “Kendimin yemediği eti vatandaşıma yedirmem” diyerek güvence verir.

Üreticinin korunması, kırmızı et probleminin kısa, orta ve uzun vadede çalışmaları sürmektedir. “ANA” nın korunması, süt inekçiliğinin teşvik edilmesi ‘ana olmazsa dana olmaz’ gerçeğinin görülmesi hayvancılığımızın geleceği adına sevindirici bir durumdur.

Üreticimizin en büyük temel sorunlarından biri de maliyetler de girdilerin yüksek olmasıdır. Yem, mazot, gübre girdileri üreticinin belini büküyor. Üretim planlaması olmadığından üreticiler pazarlama problemi ile karşı karşıya kalıyor. Emeğinin karşılığını alamayan üreticimiz bu sefer üretmek istemiyor çünkü masrafların altından kalkamıyor.

Geçmişin üreticisi köyler ve köylülerde kalmadı. Bazı köyler boşaldı. Aydın’da pek çok köyün ve ilçenin nüfusu sürekli eksiliyor. Kimse üretmek, tarımla, inekle, tavukla, koyun keçi ile tezek ve toprakla uğraşmak istemiyor. Nazilli, Kuyucak tarafında pek çok narenciye ve nar bahçeleri köklendi o yetişmiş güzelim ağaçlar kesilip ya oduncuya veya pide fırınlarına verildi. Üreticinin emekleri ve milli servetimiz, yanlış politikalar nedeniyle yazık edilmesin. Üreticinin,  tarımın ve hayvancılığın gerçek sahipleri olsun.

Ülkemizde uzun yıllar üreticilerin, tarım ve hayvancılık sektörünün sorunları hiç gündemden düşmemiştir. Rahmetli Cumhurbaşkanı Turgut Özal döneminden beri çeyrek asırdır bürokrasiyi azaltma adına bakanlıklar birleştirilmiş, bakanlıkların adı ve tabelası değiştirilmiştir. Bakanlar değişmiştir. Dünya değişmiştir. Ama üreticinin çileli nasırlı ellerin kaderi ise hiç değişmiyor. Halbuki gelişen, kalkınan ülkemizde duble yollar yaptık. Hava alanları yaptık. Hızlı tren, demiryolları, hastaneler yaptık. Pek çok işler başardık. Acaba bu koşuşturmanın telaşı içerisinde “üreten insanı mı unuttuk” diye düşünüyor vatandaşımız.

Ecdadımız Osmanlı ‘İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın’ demiş. Sayın Fakıbaba! Sizde üreticiyi yaşatın ki sofraya oturan tüketicinin yüzü gülsün.

Binlerce insanımızın hastalığına çare olmak için çalışmış doktor, gönül adamı, yeni Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Fakıbaba yolun açık olsun. Kolay gelsin. Hayırlı ve uğurlu olsun. Aydınlı üreticimizin dertlerini dinleyen, bu toprakların çilesini bilen içimizden biri Sayın Fakıbaba Aydın’a geldi, üreticini sıkıntısını gördü ve gitti. Kaderde bir dâhiliye doktoru olarak tarım ve hayvancılığında doktorluğunu yapmak varmış. Bakalım neler yapacak sabırla bekleyip göreceğiz. Kalın sağlıcakla.  

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum