Kuşadalı Vekil Şevki Hasırcı

Rahmetli vekil Şevki Hasırcı’ya kalsaydı, işimiz hepten de zor.  

Bir zamanlar;

-Dışişlerimizi bir halledelim de sonra içişlerimize bakarız.

Demişti ya!         

Öngörü politikası tutmadı,

Suriye sınırımız fokurdayan, kaynayan kazan.

Biz taraf olduk, 300 bin mülteci başımızda.

Bugün yarın gidecek denen Beşer Esad’ın güçlendiği anlaşılıyor.

Dışişlerimiz yolunda değil ki…

**

 

Kuşadalı olan rahmetli Şevki Hasırcı,

Demokrat Parti döneminde vekillik yapmıştır.

Ada halkı, adını bir bulvara vererek kadirşinaslığını göstermiştir.

Yanından ayırmadığı bir şapkası vardır.

Vekil Hasırcı, seçim döneminde Alamut köyüne de uğrar.

Köylünün ormandan yana dertleri vardır.

Bir iktidar olsunlar, evvel Allah hepsini çözecektir…

Şevki Hasırcı vekil olur.

Vaatler unutulur,

Gidiş o gidiş…

**

 

Vekil Hasırcı, Nazilli’ye gelmiştir.

Bunu duyan Muhtar Veli Ağa yola düşer.

Muhtarı gören vekilin rengi kaçar.

Öyle ya vaat ettiklerini yerine getirmeyi bırak,

arayıp sormamıştır bile…

Aklına bir cinlik gelir,

-Hey! Bre Veli Ağam gelmiş, hoş gelmiş.

Muhtar ayağa kalkar, şapkasını buruşturarak,

-Beyim bizim maruzatımı bilirsin, söz vermiştin de…

Vekil Şevki Bey, elini sallayarak hararetli bir şekilde,

-Ah! Muhtarım, biz dışişleri ile uğraşmaktan içişlerimize bakamadık.

 Dışişlerimizi hallettik gayri. Artık içişlerine el atıyoruz ağam…

-İnşallah beyim.

-İçişlerimize yeni döndük halledeceğiz.

-Maşallah beyim.

-Halledeceğiz, halledeceğiz…

-Sağ olasın beyim…

Diyerek usulca yerine çöker.

Ne yapsın adam?

Vekilin boğazına mı sarılsın?

Köye döner, köylü etrafını sardığında;

-Bizim işe tam da yeni sıra gelmiş.

Der.

O günlerde sırası gelen bi başka şey daha vardır.

Yeni seçim dönemi…

Şevki Hasırcı, bu kez Bilecik’ten vekil adayı gösterilir.

Gidiş o gidiş…

 **

 

Hasırcı dedik de;   

Bizim köyden Tatlı Halil ile Ümmü Kadının oğlu

Ali kasabanın pazarından şapka alır.

Şevki Hasırcı şapkasının tıpı tıpına,

Ali’ye köyde  “Şevki Hasırcı” lakabı takılır.

Kuşadası ve DP’nin Şevki Hasırcısı var ise,

bizim köyünde Şevki Hasırcısı olmuştu.

Öyle ki zaman gelir adı, soyadı, kimliği bile unutulur.

Ölene dek sadece lakabı ile “Şevki Hasırcı” olarak anılır oldu.

Bizim Hasırcı da bir gün mahalle kahvesindeki ot hasır üstüne uzanıverir.

-Yorgunum azıcık yatıvereyim.

Diyerek…

Meğer ölüm uykusuna yatmış.

Ahalimiz yakıştırmayı da pek bilir,                        

“Ali lakabına yaraşır şekilde gitti”

“Bizim Hasırcı, hasır üstünde terki diyar eyledi.”

“Yatış o yatış…”

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum