
Servet TÖZ
Maraş bize mezar olmadan, düşmana gülizar olmaz!
Yıl 1919…
Maraş’ın üstüne kara bulutlar çökmüş. İşgalci Fransızlar, kaledeki al bayrağımızı indirip kendi bayraklarını göndere çekmişler. O gün Maraş’ın yüreği sızlamış, anaların duası yarım kalmış, çocukların oyununda eksiklik belirmişti.
Ama işte o gün, Ulu Camii’nin minaresinden ezan bir başka okunmuş. Cemaat camiye dolmuş. Sinirler gergin, gönüller parçalanmış…
Ve Rıdvan Hoca, elinde al bayrağımızla minbere çıkmış. Gözleri yaşlı, sesi kararlı demiş ki:
“Ey cemaat! Minbere hutbe okumaya çıkmadım bilesiniz. Cuma namazı hür adama farzdır. Memleketin kalesinde kendi bayrağı dalgalanmıyorsa, o beldede Cuma namazı kılınmaz! Evvela bayrağımızı burca dikelim, sonra namazımızı kılarız!”
Bir anda cami tekbir sesleriyle inlemiş. Kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla Maraş halkı “Maraş bize mezar olmadan, düşmana gülzar olmaz” diyerek kaleye yürümüş.
Ve o kutsal al bayrak, tekbirlerle yeniden göğe çekilmiş. O gün Cuma namazı, kalenin burcunda kılınmış.
O gün yazılan destanın adı, bugünün Kahramanmaraş’ı olmuş.
Fakat ne acıdır ki…
Tarih bir başka yıkımı da yazdı bu topraklara.
6 Şubat 2023…
Gece yarısı, saat 04.17… Yerin altı inledi, göğün üstü ağladı. Yüzyıllık şehir, binlerce canı bağrına bastı.
12 bin Maraşlı o gece toprağa düştü.
Çocuklar annesiz, anneler evlatsız kaldı. Nice ocaklar sönüp, nice hatıralar molozların altında sessizce uyudu.
Bir başka yürek sızısıydı o sabah…
Ulu Camii de, o bayrağı burcuna diken kale de, o destanın şahidi duvarlar da yara aldı.
Şimdi ikisi de ayağa kaldırılıyor. Ezan sesi için, bayrak için, tarih için, millet için…
Ve biz de gezimizde gördük; her taşında, her duvarında, her sokağında o acının izi duruyordu.
Kalenin restorasyonu başlamış, cami yeniden hayata dönüyor. Kısaca depremden zarar gören yerleşim yerlerinde şehir yeniden kuruluyor. Kahramanmaraş’ta devletimizin büyüklüğünü, milletimizin birliğini ve direncini bir kez daha hissettik.
Ve Maraş halkı…
Yine dimdik.
Yaralı ama onurlu. Yorgun ama yılgın değil.
Şehir ayağa kalkıyor.
Tıpkı 1919’da olduğu gibi…
Çünkü biz biliyoruz ki bu topraklar; düşeni kaldırmayı, yarayı sarmayı, yıkılanı yeniden inşa etmeyi bilir.
Ve bilsin herkes; bu milletin imanını, bayrak aşkını, ezan sevdasını hiçbir düşman, hiçbir deprem, hiçbir felaket sarsamaz.
Allah o destanı yazanlardan da, bu büyük felakette hayatını kaybedenlerden de razı olsun. Mekanları cennet, ruhları şâd, geride kalanların yarası bir an evvel sarılsın.
Çünkü bu topraklar unutmaz. Bu millet unutmaz. Ve asla vazgeçmez.
Selamla, muhabbetle…

Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.