Jeotermal için ne söylesek vız geliyor tırıs gidiyor!

Geçen hafta Kuşadası’ndan Aydın’a geliyorduk. Otobanda Germencik üzerinden geçerken o meşhur jeotermalimizden nazlı nazlı hayal gibi bembeyaz dumanlar çıkıyor devasa boyutta gökyüzüne yükseliyordu. Mükemmel bir görseldi insanı büyülüyordu neredeyse. Bilmesek saman altından su yürüttüğünü. Bakmayın öyle nazlı nazlı bembeyaz çıkıyordu dediğime o sadece bir resim sanatçısı gözüyle görselinin ne kadar güzel olduğuyla ilgili görüşümdü. Aslında sıkıntı ve tehlike büyük ve öyle göründüğü kadar masum değildi. Bunu herkes biliyor bütün Aydın da biliyor da asla dikkate almıyor kimse nedense. İlgililere (ilgisizlere) bu sözüm.

Biliyor musunuz artık zeytin yok, incir yok, daha sonra sıra ceviz ve kestaneye gelecek. Zaten yok edilen flora önümüzde. Kendiliğinden kuruyan, yanan ağaçlar, ölen kuşlar, kanser olan insanlar, daha kafası almayan, alamayan bu rantiyecilere ve onlara peşkeş çekenlere bunu bilmem nasıl anlatabileceğiz. Orada çalışan mühendisler bile bunun tehlike arzetmediğini savunuyorlar. Bir kısmı yerli, bir kısmı yabancı sermaye çünkü. Tüm ülkeyi, tüm Türkiye’yi sarmış durumdalar. Bu adamlar buraya gelip asıl öz kaynaklarımız olan ekili biçili tarlaları bahçeleri alıp tesislerini kuruyorlar. Ondan sonra çekip gidiyorlar. Başında bir sorumlu kendilerinden olmayan ve çalışanlar hep birlikte önce oranın doğasını, havasını, bitki örtüsünü, yerel halkın geçim kaynaklarını, orada yaşayan hayvanları ve sağlığını, yerelde ve çevredeki insanların sağlığını, insanların umutlarını geçmişini ve geleceğini öldürüyorlar. Kendileri muazzam süslü ve zengin ofislerinde ya da sıcak yataklarında tatlı talı uyurken biz gecenin bir yarısında o malum ve hepimizin sağlığını tehdit eden kokuyla uyandığımız da bu işin ne zaman sonlanacağı konusunda hiç bir fikrimiz yok! Bu işin patronlarının ve bu konudan en ufak bir rahatsızlık duymayan yetkililerin hepsi Aydın a karşı suçlu! Onların tek derdi; Gelsin paralar. Ondan sonra o yerde bir harabe bırakıp defolup gidiyorlar.

Ne göller ne nehirler ne dereler bıraktılar enkaz haline geldi ülke. İstediğiniz buysa ki, buydu. Başardınız yüz üzerinden bin puan size. Nedir bu ülkeye yaptığınız zulüm ne istiyorsunuz? Nedir alıp veremediğiniz ve öfkeniz? Her şeyi bitirdiniz haritada eskiden masmavi gösterilen göllerin yerini şimdi kupkuru topraklar aldı içinde yaşayan canlıyı bitirdiniz. Bitki örtüsünü bitirdiniz. Kurbağaların sesi duyulurdu eskiden şimdi onları bile susturdunuz. Bravo!

Gelelim bizim artık kangren olmuş, onulmaz, çaresiz jeotermal sorunumuza; yok mu bir memleket sever, vatansever bu ülkenin lehine iş yapacak. Avaz avaz ‘’vatan haini’’ dedikleri bizden başka ülke çıkarlarını söyleyen dile getiren yok gibi. Yırtınıyoruz, parçalıyoruz kendimizi. Dağlarda zeytin ovalarda incirimiz bitti!  Pazarda birkaç köylünün önünde bir iki sepet zeytin. görebildiklerimiz.

Bu konuda o yöredeki insanların hiç mi suçu yok? ‘’O verimli tarım arazilerini bunlara satarken aklınız neredeydi?’’demek geliyor içimden ama yine de şehrime, insanlarımıza, köylümüze kıyamıyorum.

Aydın’da pek çok kişinin kendi zeytinliği vardır. İncir bahçesi vardır. Daha doğrusu vardı. Şimdi; yok! Gözünüz aydın olsun! Aydın’ı artık bitirdiniz. Aydın’ın ekonomisiydi. inciri, zeytini, pamuğu. Bu topraklarda insanı dikseniz yeşerirdi. Sayenizde bitti! Bundan sonra fakir zeytin, incir bulamaz. Siz de en kralını İtalya’dan getirip yersiniz siz yersiniz vatandaş bakar. Kendinizle ne kadar övünseniz azdır Bir ülke böylesine yok edilebilirdi.

Aydın Valisi “Çevreyi kirleten unsurların üzerine en sert şekilde gidiliyor” demiş. İnşallah aynı duyarlılığı jeotermal için de gösterirler.  Bu zamana kadar söylediklerimizin çok faydası olmadı ama.

Çevremde zeytinliği ve incir bahçesi olan kime sorsam bu sene zeytin yok! Bu sene incir yok diyorlar.  Bu benim o kadar çok canımı yakıyor ki. Kendi geçmişimizin, geleceğimizin ve tarım alanında bizi temsil eden dünyada önemli bir yer teşkil ettiği (şimdi değildir ya!) ürünlerimizden zeytinden ve incirden vaz mı geçeceğiz? Daha önemlisi çocuklarımızın, torunlarımızın geleceğini yok mu edeceğiz? Yok mu sayacağız?

Kurulduğundan beri sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Aydınlı vatandaşlar olarak ve jeotermalin çevresinde birebir zarar gören insanlar, köylüler ve köyler. Nafile vız geliyor tırıs gidiyor kimse duymuyor, bilmiyor, görmüyor kısacası üç maymunu oynuyorlar. Ama maymunlar çoğaldı okumayan, dokunmayan, karışmayan, ilgilenmeyen, bana dokunmayan bin yaşasın diyen, gibi örnekleri çoğaltmak mümkün.

En son icraatınız da size karşı gelen yeni bir santrale karşı duran yaşlı köylü anneleri hastanelik etmek!

Ne zaman iyi olacaksınız? Vicdanınız seyahatten ne zaman dönecek? ÇOK MERAK EDİYORUM?

resim-(1)-009.jpgresim-(2)-008.jpgresim-(3)-006.jpgresim-(4)-004.jpg

resim-5-007.jpg

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.