Ankara’dan sinyal alan vekil adayı

Her seçim dönemi yaşadığımız siyasi, kültürel, ekonomik, sosyal korku ve endişelerimizin hikâyeleriyle doludur.

Halkın kendi kendini idare etmesi anlamına gelen Cumhuriyet yönetimiyle bilhassa demokratik süreç içerisinde milletimiz bazen “Senin her şeye aklın ermez veya laf söz dinlemez yaramaz çocuk” muamelesi ile karşı karşıya kalmıştır. Bu yaramaz inatçı bir şey anlamayan haşarı çocuğu uslandırmak, hizaya getirmek için ormandaki o meşhur öcülerle darbelerle ara sıra aba altında sopa gösterip ayar vermeye çalışmışlardır.

1950 yılı Demokrat Parti’nin iktidara gelmesi demokrasimiz bakımından önemli bir kilometre taşıdır. Demokrat Parti’nin “Yeter söz milletindir” ifadesi ile gerçekleşen milletin ifadesi ve demokrasi zaferi ile taşlanan oluşumla, millete rağmen egemen güçlerin arasındaki iktidar mücadelesi taa günümüze kadar devam edegelmiştir.

Gerçekten “yeter söz milletindir” diyorsak, halkın, milletin, tabanın iradesinden ne diye korkuluyor? Muhalefet de iktidar da ikide bir “hodri meydan” deyip duruyor. Vatandaş, halk, diyor: “Var mısınız ön seçim yapmaya ?” Buna hodri meydan demeye var mısınız? Hem de partilere kayıtlı üyelerle. Eğer siz kendinize, kendi teşkilatınıza, kendi seçmeninize, kendi partinize güvenmiyorsanız o zaman vatandaş kimi, kimin için seçecek? Seçimler bugünkü uygulamalarla gerçekten demokratik bir seçim olur mu? O zaman iki lafınızın arasında dillerden hiç düşürmediğimiz çok sevdiğiniz o demokrasi ne olacak?

Dostlarımın, sevgili okuyucularımın “Ey Ali Aksüt sen Türkiye’nin gerçeklerini bilmiyor gibi konuşuyorsun” diyenler olabilir. Saygıyla karşılıyorum. Kaç seçim dönemidir devam eden milletvekili adaylarının seçme, belirleme, bir başka ifade ile atama yöntemleri, uygulamaları parti teşkilatlarında ve parti tabanında heyecan ve motivasyonunu kaybetmiş bir hale getirmiştir.

Aynı sistem, aynı uygulama, (genel merkez temayül yoklamaları) genelde bilinen aynı yüzlerinden oluşan milletvekili aday adayları yeni bir heyecan ve yeni bir rüzgâr estirememiş görünüyorlar. Söylemlerde de pek değişen bir şey yok. Yerelde yaşanılan siyasi başarısızlık ve sorunların çözümü noktasında güven veren somut bir program ortaya konulmamış görüntüsü var.

Seçimler geldi, kapıya dayandı, halkta herhangi bir heyecan yok. Aşkını, ruhunu, heyecanını kaybetmiş; bezgin, yorgun, yılgın kadroların seçimler nedeni ile vatandaşı hatırlayıp kapı kapı dolaşarak, tek tek el sıkarak, her gün çay kahve içerek hatta yemek ısmarlayarak geçmişten günümüze kaybolan bu enerjiyi tekrar o eski sevgi aşk ve muhabbeti yakalamak zorluğu yaşanacak görünüyor.

Çünkü aday adaylarının içinden, adayların seçilmesinden gerçek düğün sahibi (halk) sistemin içinde yok. Halk kendini yönetimden dışlanmış görüyor. Yapılacak seçimleri de 23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayram’larında formalite olarak koltuklara oturtulmuş belediye başkanı, vekiller, başbakan ve benzeri şekilde görüyor.

Yaşanan bu tecrübelerle beraber gerçek düğün yapacak (Seçimi yapacak) halkın sosyolojik ve psikolojik ihmal edilmişliğinin burukluğu var içinde.

Her şeye rağmen partilerdeki milletvekili aday adayları çokluğuna “maşallah” diyelim. Bahar bereketi mi pek bilemeyiz ama mantar biter gibi milletvekili aday adaylarının isimlerinin siyaset arenasında yerini aldığını görüyoruz. 24 Haziran 2018 tarihinde yapılacak seçimlerde Aydın ili milletvekili sayısı yediden sekize yükseldi. Aydınlı seçmen vatandaş olarak en büyük merakımız bu sekiz kişilik pastadan AK PARTİ, CHP, MHP ve İYİ PARTİ olarak kaç milletvekili adayının milletvekili olarak seçileceğidir.  Bu vesile ile bütün milletvekili aday adayı arkadaşlara başarılar diliyorum.

Milletvekili aday adaylarının hemen hemen hepsinin açıklamalarındaki aday adayı oluş gerekçe ve ifadesi birbirine benziyor. Ankara, genel merkez, genel başkan ve benzeri unsurlarla ilgi kurarak partime katkı sağlamak için kendisine aday adayı olması mesajı verildiğini ifade ediyorlar. Bu adaylardan bazıları Ankara’dan sinyal aldığını söylüyor. Oysa Ankara herkese aynı sinyali veriyor. Sinyal aldığını söyleyenlerin aday listeleri açıklanınca liste dışı kaldığında “sinyali” nasıl izah edeceklerini doğrusu merak ediyorum.

Halk çok yoruldu. Bu seçimlerde halkın demokrasi için Ankara’nın sinyaline mi bakacak yoksa gerçekten “yeter söz milletindir” mi diyecek. 25 Haziran 2018 sabahı bütün Türkiye olarak göreceğiz.

Seçimlerin ülkemize milletimize hayırlı uğurlu olması dileğiyle… 

Kalın sağlıcakla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum