Kapatılan Sokak!

Bizim sokağın girişine Büyükşehir Belediyemizin iş makineleri geldi. Kamyonlar beton büzler indirmeye başladı. Caddedeki yağmur suyu tahliye çalışmaları olduğunu öğreniyoruz. Görevliler sokağın iki ucuna “Çalışma var” yazılı birer yazı asarak sokağı araç trafiğine kapattılar.

Çocuklarımıza oyun alanlarını esirgemişiz, bizim sokakta bir çocuk parkı var en azından. Ne acıdır ki, bazı mahallelerde çocuklar için oyun alanı kısıtlı.  

Kapanan bizim sokakta, evlerinin önünde,  Kağan bebek bile, 20 aylık ömründe ilk kez rahatça top oynadı. Arada bir mahalle bakkalının dondurma dolabının önüne koşup dursa da dönüp topuna vurarak, ellerini kaldırarak “doool” diye bağırdı.

Araçlara kapalı sokakta, ilk kez 4-5 çocuk bisikletlerini çıkarmış, zillerini çınlatarak, klaksonlarını öttürerek yarış yapıyorlar. Kimileri koşuyor…

Kapanan yol, ilk kez bu kadar canlandı.

Çocukların oyuncakları, bisikletleri, kumandalı arabaları, topları, scooterlerı…

Ellerinde max, panda dondurmaları, çikolataları, enerji içecekleri.

Tertemiz giyimleri, pencereden izleyen aileleri.

Düşünmemiz de gerek…

**

Çocukluğumuz…

Her yer bizim oyun alanımızdı.

Sokak, arsa, tarla, ağacın tepesi, duvarın üstünde bile oynardık.

Kimse bizi öyle aman aman merak da etmez, akşama da dönerdik. 

Düşsek bile ağlar, susardık. Bir yerimiz kanasa, bir dayak da evden yerdik. 

İki dizimizde, iki kıçımızda kocaman yamalık mutlaka olurdu.

Cincibir ya da Zafer gazozu içmek bizim için büyük mutluluktu. Çikolatayı çocukluğumuzda görmedik, bilmedik, yiyemedik.

Kızlar çubuktan, bezden bebekler yapar, beş taş oynar. Kabarlakça olanlar çeyiz için nakış ve oya işlerlerdi. Kız-erkek birlikte oynardık. Hep birlikte saklambaç, yağ satarım, çellik, dikili taş, telden araba, bisiklet Jantı, araba lastiği oyuncağımız olur. Bazen bezleri sarar, top yapardık. Aşağı mahalle, yukarı mahalle maçları, taşlı kavgalara bile dönüşürdü.

Yıllar yılı anlatılır; 15 yaşında Kezban kızı Fatma, tepede dikilitaş oynamaktadır. Mustafa Ali ile nikâhlarını kıymak için muhtar gelmiştir. Kızcağız arkadaşlarına “az sonra gelicem” diyerek nikâh sonrasında oyuna kaldığı yerden devam ederler. 

Bir ara gülümsedim. Çobanlar bilir, biz keçi b.ku ile yanyana iki sıra altışardan toplam oniki minik çukur eşeler “yalak” adı verilen bir oyun oynardık. Şimdi ise, ne bu çocuklar böyle bir oyun oynar, ne de aileleri izin verir.

Ama biz büyüklerin her dediğini, her isteğini yerine getirirdik.

Böyle öğütlenirdik.

**

Bir yandan küçük, bir yandan büyükşehir olan Aydınımızda,

Kapanan bir sokak bile bizi geçmişe götürüyor.

Çocuklarımızı da sokağa döküyor…

Düşünmemiz de gerek…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum